Ece Kasapoğlu

sac dokulmesi antalya 1

Saç Dökülmesi Neden Olur? Nasıl Beslenmeliyiz?

Saç dökülmesi hem kadınlarda hem de erkeklerde oldukça sık görülen bir durumdur. Mevsimsel değişikliklerden stres faktörlerine, vitamin-mineral eksikliklerinden hormonal dengesizliklere kadar pek çok nedeni olabilir. Saç sağlığını koruyabilmek için öncelikle saç dökülmesinin altında yatan nedenin doğru belirlenmesi gerekir. Saç Dökülmesi İçin Kontrol Edilmesi Gereken Kan Değerleri Saç dökülmesinin nedenini anlayabilmek için doktor kontrolünde bazı kan testleri yapılabilir: Saç Sağlığını Destekleyen Besinler Saçların güçlü ve sağlıklı kalması için bazı vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır. İşte saç dökülmesini önleyen besinler:

Saç Dökülmesi Neden Olur? Nasıl Beslenmeliyiz? Read More »

509ecd51682b66965b96a807ecc89477

Gebelikte maydanoz tüketmemeli miyim?

Maydanoz, içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde sağlıklı bir beslenmenin parçası olarak sık tercih edilen bir yeşilliktir. Ancak gebelik döneminde tüketimi söz konusu olduğunda dikkatli olunmalıdır. Neden Dikkat Etmeliyiz? Ne Kadar Tüketilebilir? Aslında burada önemli olan “miktar”dır. Günlük beslenmede salatalara birkaç dal maydanoz eklemek ya da yemeklerde aroma verici olarak kullanmak genellikle güvenli kabul edilir. Ancak: Sonuç: Maydanoz, küçük porsiyonlarda sağlıklı bir beslenmenin parçası olabilir. Ancak gebelik döneminde ölçüyü kaçırmamak çok önemlidir. Herhangi bir bitkiyi yüksek dozda tüketmeden önce mutlaka doktorunuza veya diyetisyeninize danışmanızda fayda vardır.

Gebelikte maydanoz tüketmemeli miyim? Read More »

yeni ozempic geliyor kyct

Zayıflama İğneleri Gerçekleri.. Ozempic ve Diğer GLP-1 Analogları: Modern Tıbbın Mucizesi mi, Yoksa Sadece Yeni Bir Moda mı?

Son zamanlarda “en kolay kilo verdirme yöntemi” olarak sıkça duyduğumuz GLP-1 analogları ve Ozempic gibi ürünler, pek çok kişinin merak ettiği ve denemek istediği takviyeler haline geldi. Peki, gerçekten kilo vermenize destek oluyorlar mı? Size iyi mi geliyor, yoksa beklemediğiniz yan etkilerle mi karşılaşıyorsunuz? Bu yöntemlerin uzun vadede etkileri neler, vücudunuz nasıl tepki veriyor? Gelin, beraber inceleyelim. GLP-1 Nedir ve Ne İşe Yarar? Peki kimlere destek olabilir? Tip 2 Diyabet Hastalarında:GLP-1 analoglarının insülin salgısını artırarak kan şekeri kontrolünü iyileştirdiği, birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır. Bu ilaçlar, diyabet hastalarının kan şekeri seviyelerini düşürmede etkili ve güvenilir bir tedavi seçeneğidir. Morbid Obezite (Aşırı Şişmanlık) Durumunda:GLP-1 analogları, iştahı azaltıp tokluk hissini artırarak kilo vermeye yardımcı olur. Klinik araştırmalar, bu ilaçların özellikle morbid obez hastalarda anlamlı kilo kaybı sağladığını göstermektedir. Peki mucizevi gibi görünen bu yöntemlerin hiç yan etkisi yok mu? Üzgünüm ama tabiki var.. Mucizevi değil:GLP-1 analogları kilo vermede ve kan şekeri kontrolünde etkili olsa da, tek başına her şeyi çözen bir yöntem değildir. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri ile desteklenmelidir. Kas kaybı riski:Hızlı kilo kaybı sırasında, özellikle yeterli protein alımı ve egzersiz yapılmadığında kas kütlesinde azalma görülebilir. Kas kaybı, metabolizmanın yavaşlamasına ve kilo verme sürecinin zorlaşmasına neden olabilir. Bu durum, çok düşük kalorili diyetlerde yaşanan kas kaybına benzer bir durum yaratıyor. Kilo artışı riski:İlaç kesildiğinde veya yaşam tarzı değişiklikleri yapılmadığında, verilen kilolar kolayca geri alınabilir. Bu da uzun vadeli başarısızlığa yol açabilir. Yan etkiler:Bulantı, kusma, ishal, baş ağrısı gibi yan etkiler sıkça görülür ve bazı kişilerde tedaviyi bırakmaya neden olabilir. GLP-1 analogları, özellikle tip 2 diyabet ve morbid obezite tedavisinde önemli faydalar sağlıyor. Ancak, tek başına mucize yaratmıyor. Uzun vadede kalıcı başarı için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri şart. Ayrıca, kas kaybı ve kilo alımı gibi dezavantajları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu nedenle, bu ilaçlar mutlaka uzman kontrolünde ve bilinçli şekilde kullanılmalıdır.

Zayıflama İğneleri Gerçekleri.. Ozempic ve Diğer GLP-1 Analogları: Modern Tıbbın Mucizesi mi, Yoksa Sadece Yeni Bir Moda mı? Read More »

602288fd0f254414c078b32a.jpg

Yeşil Çay Mı Beyaz Çay Mı

Yeşil ve beyaz çay aslında aynı bitkiden elde edilir. Farkları, yaprakların ne kadar işlendiği ve hasat zamanından gelir.Her ikisi de antioksidan bakımından güçlü olsa da, yapılan araştırmalar çoğunlukla yeşil çayın daha yüksek antioksidan kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor. Neden Yeşil Çay Daha Güçlü? Beyaz Çay ve Yeşil Çay Arasındaki Temel Farklar  Hangisini Tercih Etmeliyim?

Yeşil Çay Mı Beyaz Çay Mı Read More »

odem basen bacak

Yaz Sıcakları İle Gebelikte Ödem Artışında Beslenme

Yaz aylarında artan hava sıcaklıkları, özellikle hamile kadınlarda ödem (vücutta sıvı birikimi) şikâyetlerini daha belirgin hale getirebilir. Ayak bileklerinde, ellerde ya da yüzde oluşan şişlikler, anne adayları için rahatsız edici olabilir. Peki, gebelikte sıcaklara bağlı ödem neden artar ve bu durumu hafifletmek için beslenme nasıl olmalı? 1. Yeterli ve Dengeli Su Tüketin Vücudun ödem tutmasının en büyük nedenlerinden biri yeterince su içilmemesidir. Günlük en az 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin. Limon, nane veya salatalık ekleyerek suyunuzu daha ferahlatıcı hale getirebilirsiniz. 2. Aşırı Tuz Tüketiminden Kaçının Tuzu tamamen kesmek doğru değildir ancak aşırı tuz tüketimi ödemi artırabilir. Turşu, salamura ürünler, hazır soslar ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Evde yemeklerinize az miktarda doğal tuz ekleyebilirsiniz. 3. Potasyumdan Zengin Besinleri Tercih Edin Potasyum, vücuttaki sodyum dengesini düzenleyerek ödemin azalmasına yardımcı olur. Muz, avokado, patates, kabak, semizotu ve yoğurt gibi besinleri tüketebilirsiniz. 4. Lifli Gıdalara Yer Verin Kabızlık, ödemi daha da tetikleyebilir. Sebze, meyve, tam tahıllar ve kurubaklagiller hem sindirimi rahatlatır hem de fazla sıvının atımını destekler. 5. Hareketsiz Kalmayın Uzun süre oturmak ya da yatmak dolaşımı yavaşlatır. Hafif yürüyüşler, yüzme gibi düşük tempolu egzersizler hem ödemi azaltır hem de ruh halinizi iyileştirir. 6. Magnezyum ve Omega-3 Kaynaklarına Önem Verin Magnezyum eksikliği de ödemi artırabilir. Badem, kabak çekirdeği, ıspanak gibi besinler iyi birer kaynaktır. Ayrıca omega-3 içeren ceviz, semizotu ve yağlı balıklar iltihapları azaltarak dolaşımı destekler.

Yaz Sıcakları İle Gebelikte Ödem Artışında Beslenme Read More »

Ekran Resmi 2025 07 24 09.50.35

Kronik Kabızlık Nedir? Nasıl Beslenmeliyiz?

Kronik kabızlık; haftada üçten az tuvalete çıkmak, tuvalet sırasında zorlanma hissiyle tanımlanır ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Uzun süredir devam eden kabızlık problemlerinde, yalnızca geçici çözümler değil; beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarında köklü değişiklikler gerekir. Her gün mutlaka en az 1 kere mümkünse 2-3 kere tuvalete çıkmak gerekir. Muz şeklinde ve kıvamlı olmalıdır. Sert ve zor ise her gün olsa bile bu durum kabızlık olarak kabul edilmektedir. Kronik Kabızlık Neden Olur? Kronik kabızlık, geçici bir sindirim sorunu değil; genellikle birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşan, uzun süreli ve tekrarlayan bir bağırsak problemidir. İşte en yaygın nedenleri: 1.Yetersiz Lif Tüketimi Sebze, meyve, tam tahıllar ve baklagiller gibi lifli besinlerin az tüketilmesi dışkının sertleşmesine ve bağırsakta ilerlemesinin zorlaşmasına neden olur. 2.Yetersiz Su İçmekVücut susuz kaldığında, bağırsaklardan fazla su emilir. Bu da dışkının sertleşmesine yol açar. Lifli beslenmek yeterli su içilmiyorsa işe yaramaz. 3.Yetersiz Mide AsidiMide asidinin yeterli olmaması, sindirimi baştan bozar ve bağırsaklara ağır bir yük bırakır. 4.HareketsizlikFiziksel aktivite bağırsak kaslarını da harekete geçirir. Hareketsiz yaşam tarzı, sindirim sistemi de yavaşlatır. 5.Uzun Sürekli Stres ve Kaygı Beyin ve bağırsak arasında güçlü bir bağ vardır. Stres, bağırsak hareketlerini doğrudan etkileyerek kabızlığı tetikleyebilir. 6.Tuvalet İhtiyacını Ertelemek Tuvalet ihtiyacı bastırıldıkça, vücut bu uyarıyı zamanla dikkate almaz. Bu durum, dışkının bağırsakta daha uzun süre kalmasına ve sertleşmesine neden olur. 7.Sağlıksız Beslenme AlışkanlıklarıAşırı işlenmiş gıda tüketimi, hazır ve paketli ürünler, rafine karbonhidratlar kabızlığı artırabilir. 8.Bazı İlaçlarDemir takviyeleri, bazı antidepresanlar, ağrı kesiciler ve mide ilaçları kabızlığa neden olabilir. 9.Hormonal ve Metabolik HastalıklarTiroid bezinin az çalışması, diyabet, gebelik gibi özel dönemlerde ve hastalıklarda bağırsak hareketleri yavaşlayabilir. 10.Bağırsak İle İlgili Hastalıklarİrritabl Bağırsak Sendromu (IBS), bağırsak tembelliği ya da yapısal sorunlar da kabızlığın altında yatan neden olabilir. Neler Yapılmalı? Nelere Dikkat Etmeliyiz? Kronik kabızlık sadece beslenme değil, genel yaşam alışkanlıklarıyla da yakından ilişkilidir. İşte kabızlık anında ya da bu durumu sık yaşayanların uygulayabileceği etkili yöntemler: 1. Sabahları Güne Ilık Su ile Başlayın: Uyanır uyanmaz içilen 1 bardak ılık su, sindirim sistemini harekete geçirir. İçine birkaç damla limon ya da 1 tatlı kaşığı elma sirkesi eklenebilir. 2. Günde En Az 8-10 Bardak Su Tüketin: Yeterli sıvı tüketimi dışkının yumuşamasına yardımcı olur. Suya ek olarak bitki çayları da tercih edilebilir (örneğin rezene, anason, papatya). 3. Lifli Gıdaları Artırın: Gün içinde sebze, meyve, tam tahıl ve baklagillerin düzenli tüketimi dışkının hacmini artırır ve bağırsak hareketlerini destekler. Ani lif artışı şişkinlik yapabileceğinden yavaş yavaş artırılmalı ve su tüketimiyle desteklenmelidir. 4. Günlük Egzersiz Yapın: Hafif tempolu yürüyüş bile bağırsak hareketlerini olumlu etkiler. Hareketsiz yaşam kabızlığı besler.  5. Tuvalet Rutini Oluşturun: Her gün aynı saatlerde, özellikle kahvaltıdan sonra tuvalete gitmeye çalışın. Kendinizi zorlamadan, rahat bir pozisyonda oturun. Dizlerinizi hafif yukarıda tutmak (küçük bir tabure kullanarak) dışkılamayı kolaylaştırabilir. Tuvalet ihtiyacınızı ertelemeyin. 6. Probiyotik Takviye Düşünülebilir: Ev yapımı yoğurt, kefir gibi doğal kaynaklar dışında, gerekiyorsa hekim/diyetisyen önerisiyle probiyotik takviyeler kullanılabilir. 7. Geçici Bitkisel Destekler (Sık Kullanılmamalı): Kuru kayısı, kuru erik, keten tohumu gibi besinler kısa vadede rahatlama sağlayabilir. Ancak sürekli bu tarz gıdalara bağlı kalmak yerine temel alışkanlıklar düzenlenmelidir. Kronik kabızlık yaşam kalitenizi düşürmesin. Size özel beslenme planı ve bağırsak dostu yaşam önerileri için bana ulaşabilirsiniz.

Kronik Kabızlık Nedir? Nasıl Beslenmeliyiz? Read More »

pexels mart production 8108019 3

Hızlı Yemek Yemeyi Azaltmanın Etkili Yolları

Gün içinde farkında olmadan fazla yemek yediğinizi mi düşünüyorsunuz? Öğünlerinizde kontrolü sağlamakta zorlanıyorsanız, bazı küçük ama etkili yöntemlerle daha dengeli beslenmek mümkün. İşte hem porsiyon kontrolünü kolaylaştıran hem de yeme davranışınızı düzenleyecek etkili yollar.. 1. Küçük Tabak Tercih Edin Göz doygunluğu, mide doygunluğu kadar önemlidir. Büyük bir tabak, farkında olmadan daha fazla yemekle doldurmanıza neden olabilir. Oysa küçük bir tabakla başlayarak hem porsiyonu küçültmüş hem de daha kontrollü bir başlangıç yapmış olursunuz.Unutmayın: Doymak için tabağınızı değil, bedeninizi dinleyin. 2. Yemeğe Salatayla Başlayın Öğüne lif açısından zengin bir salatayla başlamak, hem tokluk hissinizi artırır hem de ana yemeğin porsiyonunu azaltmanıza yardımcı olur. Renkli, bol yeşillikli bir salata; sindirimi destekler ve öğünün dengesini kurar. 3. Çok Açken Masaya Oturmayın Aşırı açlık, genellikle fazla ve hızlı yemeye yol açar. Öğün saati çok gecikirse, bir anda kontrol kaybolabilir. Bu nedenle gün içinde ara öğünlerle kan şekerinizi dengede tutmak ve ana öğüne çok aç oturmamak iştah yönetimi açısından çok önemlidir. Yemek hazırlarken veya eve geldiğinizde biraz kuruyemiş size destek olacaktır. 4. Elma Sirkeli Su Tüketin Yemekten önce önerdiğim bir başka destek de: 1 bardak suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyerek içmek. Elma sirkesi, mide boşalmasını yavaşlatabilir ve tokluk hissini destekleyebilir. Tabii ki mide hassasiyeti veya reflü problemi olanlar bu öneriyi uygulamadan önce mutlaka uzmanına danışılmalı. 5. Yavaş Yemek: Her Lokmayı Fark Etmek Yeme hızınızı yavaşlatmak, hem daha az yemek yemenize hem de yediğinizden daha fazla keyif almanıza yardımcı olur.  6. Yeme Ortamını Sadeleştirin Televizyon karşısında ya da telefonla ilgilenerek yemek yemek, doygunluk sinyallerini kaçırmanıza neden olabilir. Ne yediğinizi fark etmeden fazlasını yemenize yol açabilir. Mutlu olduğunuz bir ortamda yemeğinizi yemek emin olun size çok daha hızlı doygunluk vercektir.  7. Tabağınızı Tekrarlamadan Önce Bekleyin Yemeği bitirdikten sonra hemen ikinci tabağa yönelmek yerine, 5-10 dakika bekleyin. Beyne tokluk sinyalleri yavaş yavaş gitmeye başlayacaktır ve bu sayede gerçekten aç olup olmadığınızı anlamanıza destek olacaktır.

Hızlı Yemek Yemeyi Azaltmanın Etkili Yolları Read More »

pexels helloaesthe 31735595

Nisan ve Mayıs Ayının Gözdesi: Enginar

Baharın taptaze habercisi enginar, Nisan ayında tezgâhlarda en güzel haliyle yerini alıyor. Yalnızca lezzetiyle değil, sağlığımıza olan katkılarıyla da sofralarımızın vazgeçilmezi olmaya aday! Enginarın Besin Değeri Enginar, düşük kalorili olmasına rağmen lif, vitamin ve mineral açısından oldukça zengin bir sebzedir. İşte 1 orta boy (yaklaşık 120 g) pişmiş enginarın ortalama besin değerleri: Yaklaşık 1-3 adet çanak enginar bir porsiyon şeklinde düşünülebilir. Vitamin mineral açısından değerlendirildiğinde özellikle potasyumdan zengin bir sebze olduğu biliniyor. Aynı zamanda folat, riboflavin gibi B vitaminlerini de içeriyor. Yaklaşık 1-2 adet enginar, günlük folat ihtiyacınızın yaklaşık 3’ te 1’ ini karşılayabiliyor. Enginarın Sağlığa Faydaları Enginar, binlerce yıldır hem lezzeti hem de şifa verici özellikleri nedeniyle tüketilen özel bir sebzedir. İçeriğinde bulunan yüksek lif oranı, vitaminler, mineraller ve antioksidanlar sayesinde vücudumuza pek çok açıdan destek olur. İşte enginarın başlıca faydaları: 1. Karaciğer Dostu Enginar, karaciğer sağlığını korumada önemli bir rol oynar. İçerdiği sinarin adlı madde, karaciğerin toksinlerden arınmasına yardımcı olur ve safra üretimini destekler. Bu etkisi sayesinde karaciğer fonksiyonlarını düzenler ve sindirimi kolaylaştırır. 2. Sindirim Sistemine Destek Yüksek lif içeriği sayesinde enginar, bağırsak sağlığını destekler. Kabızlık problemlerinin önlenmesine yardımcı olurken, bağırsak florasının dengelenmesine de katkı sağlar. 3. Güçlü Antioksidan Kaynağı Enginar, polifenoller açısından zengin bir sebzedir. Bu güçlü antioksidanlar, serbest radikallerle savaşarak hücresel yaşlanmayı yavaşlatır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. 4. Kalp Sağlığını Destekler Enginar, kötü kolesterolü (LDL) düşürmeye ve iyi kolesterolü (HDL) artırmaya yardımcı olabilir. Düzenli tüketimi, kalp ve damar hastalıkları riskinin azaltılmasına destek olur. 5. Kan Şekerini Dengeler Enginarın glisemik indeksi düşüktür. Aynı zamanda lifli yapısı sayesinde kan şekeri seviyelerinin dengede kalmasına yardımcı olur. Diyabetli bireyler için de uygun bir sebze alternatifidir.

Nisan ve Mayıs Ayının Gözdesi: Enginar Read More »

milk kefir grains wooden table

Meyveli Kefir Mi? Sade Kefir Mi?

Kefir, probiyotik içeriği sayesinde sindirim sisteminden bağışıklık sistemine kadar pek çok alanda sağlığımıza destek olan fermente bir süt ürünüdür. Son yıllarda market raflarında farklı aromalarda meyveli kefir çeşitlerinin artmasıyla birlikte “Sade kefir mi daha sağlıklı, yoksa meyveli kefir mi?” sorusu da oldukça merak edilir hale geldi. O HALDE SADE KEFİR VS MEYVELİ KEFİR DİYELİM.. Sade Kefir: En Doğal Haliyle Probiyotik Sade kefir, içerdiği canlı probiyotikler sayesinde bağırsak florasını destekler, sindirimi kolaylaştırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Sade kefir, yalnızca süt ve kefir mayası kullanılarak fermente edilir. İçeriğinde ilave şeker, aroma, renklendirici veya katkı maddesi bulunmaz. Avantajları: Meyveli Kefir: Lezzetli ama Dikkat Edilmesi Gerekenler Var Meyveli kefir, sade kefirin içine meyve aroması, bazen gerçek meyve parçaları ve çoğunlukla şeker veya tatlandırıcı eklenerek hazırlanır. Özellikle çocuklara veya kefir tüketmeye yeni başlayanlara hitap eder. Dikkat Edilmesi Gerekenler: Diyetisyen Tavsiyesi Kefiri en doğal haliyle tüketmek en doğrusudur.Eğer tat konusunda zorlanıyorsanız evde sade kefirinizi; muz, çilek, yaban mersini gibi taze meyvelerle blenderdan geçirerek tatlandırabilirsiniz. Böylece şeker ilavesi olmadan hem lezzetli hem de besleyici bir içecek elde edersiniz. Önerilen Günlük Tüketim

Meyveli Kefir Mi? Sade Kefir Mi? Read More »

Scroll to Top